User Review
( votes)Engin Turgut – 57 Model Chevrolet Ya da Küçük Caz Şarkıları
Kelime Cambazı
Engin Turgut’la 2006 yılında, Barış Manço Kültür Merkezinde Cemal Süreya’yı anma gecesinin ardından, Mehmet Ali Işık’ın işlettiği ve edebiyatçı uğrağı Hayat Restauranta gittiğimiz topluluk içinde tanışmıştım.
Engin Turgut için söylenen, “kelimelerin cambazı” ifadesinin(eğer yanlış hatırlamıyorsam Haydar Ergülen’in ifadesi idi bu) haklı olduğunu söyleyebilirim. Mürekkep Acısı şiir kitabımın taslak haline, çok yerinde dikkat çekişleri, sorgulamaları, beğenileri, at gitsinleri vs. vb. gibi okumaları ile emeği geçenler arasındadır.
Engin Turgut’la ilgili şu kısa anekdotu hatırladığımda hala gülümserim. Mürekkep Acısı şiir kitabının dizelerini yazmama neden olandan tutun, süreç ve sonuçta yer alan isimlere, kalbi bir teşekkür yazısı yazdım. Engin Turgut bunu görünce, “bu bölümü çıkart, kitabı onlar yazdı sanırlar” dedi. Düşündüm, birkaç kitabı olan tecrübe sahibini mi dinlemeliyim, beni ben yapan ruhumu mu? Ruhumu dinledim, o teşekkürü etmezsem bitmeyen bir eksiklik duyacağım için, teşekkür bölümünü çıkartmadım ve hala bunun mutluluğunu yaşıyorum.
Engin Turgut, Sezen Aksu hayranı idi. Hatta Sezen Aksu’nun bir portresini yapıp kendisine göndermişti diye hatırlıyorum. Cumhuriyet Kitap ekinde yayınlanan yazımda bahsettiğim Engin Turgut’un bu kitabının içinde, adeta Sezen Aksu geziyor gibi gelir bana.
57 Model Chevrolet Ya da Küçük Caz Şarkıları
Engin Turgut ve Eserleri (2006 itibariyle)
Sezen Aksu’nun “şarkı söylemek lazım”, sözüne karşılık sanki Engin Turgut da ‘durmamak gerek’ diyerek yazı hayatını sürekli sürmüş bir şair ve yazar. Yazı bahçesinden bizlere geçen yıllar içinde sunduğu ürünlerini şöyle sıralayabiliriz; Şiir: Kışkırtıcı Erguvan, İst: Şiir Atı 1987; Küs, İst: Telos, 1992; Bayan Elma, İst: No 27, 1997; Aşk: Canım Benim! Antalya İnsan Şiir Defteri, 1998; Aşkın Kırk Bir Hali, İst: Hera, 1998; Mucize Tozları, İst: Benseno, 2002; Mahcup, Ankara: Hayal Yayınları 2006; Hiçbir Zamana Sığmayan Denemeler, Ankara: Hayal Yayınları 2006
“57 Model Chevrolet Ya da Küçük Caz Şarkıları” ise Engin Turgut’un geçtiğimiz günlerde yeni çıkan kitabının adı. İçine öz yaşam öyküsünü almamasına rağmen, tablolarının siyah beyaz kopyalarından, ‘küçük caz şarkıları’ adını verdiği, şiir-öykü arası kısa metin parçalarından, “57 model Chevrolet”in ise, Engin Turgut olduğunu anlayabiliyoruz.
İçindekiler
‘İçindekiler’ bölümünün de yer almaması boşuna değil; söylemek istediklerini kendi iç satırlarıyla ortaya koymak, hem okurun merakını bir nebze gidermek, hem sözü sahibine bırakmak adına hem de olabildiğince objektif olabilmek için, doğru bir yol olacağını düşünmüş. Akan bir su olan Sezen Aksu’ya, özellikle “Eksik Şiir” kitabından sonra, Engin Turgut bu kitabıyla kendisine bir armağan yollamak istemiş. Engin Turgut, bu yıl içinde yeni biten resim sergisinde yaptığı Sezen Aksu portreleriyle de yetinmeyerek, kitabını Sezen Aksu’ya ithaf etmiş. Kitaptaki bölümler daha çok bir ‘adam’ ve bir ‘kadın’ üzerinden ilerliyor. Kitaptaki diyaloglar ve hemen hemen her bölüm ‘kıssadan hisseler’ anlatıları gibi vurucu bir soru ve veya bir tespitle bitiyor.
“Ben bittim: hiç olmazsa bir başkası başlasın benim bittiğim yerden.”
“Şiir imgenin tekiydi ve bu konu şair tarafından çok becerilmişti.”
Özellikle bu yaz sıcaklarında alınabilecek her şeyi rölantiye aldığımız, kasvetlerden uzak, derin tahlillerden beri, daha ziyade durum tespitlerine ilişkin yer yer düşündürücü, bir ‘adam’ ve bir ‘kadın’ üzerinden ve dahası bir insan üzerinden kendinizi onun yerine koyup, kendi yaşantınızı, kendi sorularınızın ve kendi cevaplarınızın ne olabileceğini düşündürten, deyim yerindeyse, sizi kendinizle buluşturan değinişler mevcut. Yavaş yavaş ilerlediğimiz bölümlerde; “57 Model Chevrolet Ya da Küçük Caz Şarkıları”nda şöyle bir alıntı, dize, cümle geçiyor: “Dünya altımızda serilmiş bir yalandı bir gülün kenarına devrilen, bir akşamüstü öldürmüşlerdi içimizdeki kirlenmeyen fazla beyaz hatıralarımızı…” Bu sözüyle gözümüzü ve gönlümüzü Hrant Dink’e çevirmemizi istiyor sanki! Aynı an’a, aynı mekâna, aynı düşünceye, birden fazla konuyu konuk edince, darlaşan zaman, mekân ve derinlik sorununda, şair kendini yazının içinde mahsur bırakmış gibi gözükse de, kitap kendisini bir solukta okutturuyor ve henüz söylenmemiş sözlerin tadıyla, özellikle imgeye susamışlara bir su gibi akıp gidiyor cümleler…
“Acı ve Arzu”… “Adam, kadının kalbine nazar bocuğu takmak istiyor ama bir türlü onun kalbine ulaşamıyordu…” Şair, gündelik ve gündelik olmayan, köklü, hem ülkemize ait hem de dünyaya ait güncel sıkıntıları, durumları, çelişkileri, çözüm bekleyen konuları metinlerinde işlemeyi kendine adeta görev bilmiş. Düşünen ve düşündüğünü de söyleyen, övgüsünde cömert, fakat buna karşılık da eleştirinin olduğu yerde de naif ve ince bir zekâ parıltısıyla, en direkt şekilde sesinin volümünü ayarlayarak söylemesini iyi biliyor.
Çarpıcı Kesitler
“Ay ve Şarap”… “Rüyacı amca rüyahanenin kapısını açık bırak, aşkın semtine uğramam lazım…”
“Boşluk ve Kırmızı”… “Kadının içi o kadar sıcaktı ki, kış ona uğramadan evine dönerdi…”
“Can ve Yokluk”… “ Düşünmezsen, üzülmezsin dedi kadın…”
“Gar ve Tren”… “Dünya ne yazık ki gerçekti fakat bazı insanlar naylondan ve palavradan ibarettiler…”
“Gece ve Koku”… “Sizin şarkılarınızdaki o ince derinlik bende yükseklik korkusu yaratıyor…”
“İncelikler şarkısı ve akşam”… “Bu ülkede ‘imge gözünden vurulmuştur’ belki ama anlam sokakta kalmıştı…”
“Islık ve Uçurum”… “Niye intihar edecekmişim; daha yaşayacağım onca hayal kırıklığı varken…”
“Itri ve Bach”… “İyi şiirin vicdanını taşıyordu adam…”
Tutkulu Birinin Dersine Girmiş Gibi Oluyorsunuz Bazı Bölümlerde
“Kahve ve Lorca”…“Rakıdandır, içinden beyaz şarkılar ve koyu bir isyan geçer!” ‘Kendinden öteye gidemezmiş insan’ sözünü anımsatıyor bu bölüm, yazarın anı defterinden bir sayfa canlanmış ve dile gelmiş sanki…
“Kanlıca ve Uçurtma”… “Sıkıldım, sıkıldım kaçmak istiyorum, yalınayak yere basmak istiyorum, ne eksiğimiz var çiçekten…” Âşık atışmasına benzeyen keyifli, “…dedi adam, dedi kadın” diyalogları giderek azalmaya başlıyor. ‘Hadi kadın, hadi adam’, neredesiniz diye onları merakla daha çok görmek, duymak, okumak istiyorsunuz. Ve ilerleyen bölümlerde yine ‘kadın’ ve ‘adam’ geliyor, birbirleriyle buluşuyor ve sözlerini bir dize tadında birbirlerine fısıldıyorlar…
“Karınca ve Barış”…“ İnsanın kendisinden başka taşıdığı her şey kocaman bir yüktü…”
“Kubbe ve Taş”…“Bir melek yırtılsa kanatlarından, herkes yalnızlığının alnındaki çiviyi çıkarmaya çalışsa…”
“Kül ve Duman”… “Rüzgâr kılıklı bir kadın, kimsenin çiçeği olmamak için ormana doğru koşmaya başladı…” Her bölüm bir deyiş, vecize, bir şiir dizesi, ya da bir rehber söz ile başlıyor. İki tırnak içine alınmasından başkasına ait olduğunu anladığımız bu muhteşem cümlelerin kime ait olduğunu merak ede ede devam ediyorsunuz. Sanki şair burada da, ‘insan meraklı bir eser olmalı, her şey önüne konursa olmaz’ der gibi düşünüyor. Araştırma yapmamızı ve böylece bulmacamızı tamamlamamızı mı istiyor acaba?
“Lunapark ve Gökkuşağı”… “Sustuklarımı da anlayabiliyorsan bu çok iyi…”
“M’art Kadın ve Kelebek”… ‘Kadın’ ve ‘Adam’ konuşmalarının ana örgü olduğu bölümlerden buraya geldiğinizde, ‘Kadın’ ve ‘Adam’ anlatıcılığını adı olmayan üçüncü bir gözle dile getiriyor. Bu üçüncünün araya girmeden sadece bir durum tespiti yaptığını görebiliyor ve hissedebiliyorsunuz.
“Maske ve Gurur”… “Ve aşk tanrıydı hayat karşısında…”
“Mektup ve Terzi”… “Aşk kumaşından derviş hırkası giyinmiş bir kadınsın…” Sezen Aksu’ya ithaf edilen bu kitapta, ilk bölümde ve bir de “Mektup ve Terzi” başlığının altında ve içinde ve bütününde direkt Sezen Aksu’yu görüyoruz bu kadar yoğun. ‘Adam’ ve ‘Kadın’ formatını ilk defa ve ağırlıkla burada yaşıyorsunuz adeta ve ‘dedi Sezen’, ‘dedi Engin’ duygusuyla karşılaşıyorsunuz.
Değişen Haller
“Melek ve Su”… “Çünkü o kadar başıboş, o kadar dalgın bırakılmıştı bu ülke.” Ve “Bütün insanlığın acısıyla yalnızım” sözüyle başlayan bu bölümde, önceki bölümlerdeki soru, sorun, tespit, çağrışım, farklı bakış açıları, şiir dizesi gibi öykülü dil, farkında olmadan zihnimizi açıyor, duygularımız çiçekleniyor ve ayaklarımızı suya değdirmiş gibi oluyoruz.
“Orman ve Deniz”… “Adamın göğsünde çıkmaz sokak dövmesi vardı ve mesleği korkuydu…” Muhteşem bulduğum bu cümle bana kalırsa kitabın kalbiydi. Ve belki de tüm kitap bu cümleyi kurmak için oluşturulmuştu diye düşünüyorum.
“Panik ve Atak”… “Şu rüya çağı başlasa da hepimiz içimizdeki evimize geri dönsek” Yukarıda bahsettiğim dinginlik duygusu burada da kendini hissettiriyor. Konu başlığı, başlıkla içeriğin doludizgin sevişmesi, bütünlük, odakta kalmak ve arada kopuşlar yaşatmamak şeklinde kitabı okumayı sürdürüyoruz.
“Rüya Evi ve Kuşlar” … “Gam yükünü şehirde bırakıp, içime taşınmalıyım…”
“Tango ve Yağmur”… “Arkadaşlık duygusu hiçbir dile çevrilemiyor…” İnsan güzel olanı görünce, güzel olmayanla yol almak istemez ya; onun gibi üzerine daha da söylenebilecek bölümleri görüp geçince insan, aynı güzellikle yol almak istiyor. Diğer bölümlerin örgüsünden farklı olan bu bölüm bilinenlere yeni şeyler ekleyerek, ya da en azından bilinenleri farklı bir bakış açısından sunarak, yazının ve şiirin tadını çıkarıyor Engin Turgut!
“Yara ve Tutku”… “Hem yarası olmayanın aşkı da yoktur.” Şair kendini Sezen Aksu yerine de koyup, duygudaşlık ve gözlem yoluyla, tümüyle ‘kadın’ı konuşturduğu, uzun ve derinliği olan cümlelere sahip tek bölüm burası diyebiliriz.
“Yazgı ve Sürgün”… “İnatla aynı kalan, çürümeyen bir yazgıydı adam…”
Kitap ve Resim
Hemen hemen her bölüme eşlik eden Engin Turgut’un resimlerinin tarzını tanıma fırsatıyla birlikte, ‘küçük caz şarkıları’ eşliğinde özel bir sergiyi de geziyorsunuz. Sergi size müzik de sunuyor hangi enstrümandan isterseniz üstelik.
Şiir mi alırdınız öykü mü, yoksa yaz sıcağında nükteli ve bir o kadar da incelikli bir zekâyla örülmüş, estetik ve bilgi dolu olan, gözünüzün ve gönlünüzün şerbetli içeceği nerede duruyor derseniz işte size, “57 Model Chevrolet Ya da Küçük Caz Şarkıları”…
23.08.2007
Okudukça Bölümünün Diğer Kitapları
Türk Dünyaya Bedeldir Ya Türkçe
Mürekkep Acısı Şiirleri
Şükran Aydın Mürekkep Acısı Şiir Kitabı
Anlamın Yaşı Küçük Şiirleri
Bugün İnsan Olarak Evime Döndüm
Kısa Öyküler
Diğer Yazı ve Duyurular
Türkiye Edebiyat Yarışmaları Bilgi Bankası